Kayıtlar

Aralık, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kendimi kendimde tekrarlıyorum.

Kendimi kendimde tekrarlıyorum. Her gün , geceye ölümden uyanıyorum. Sonu yok baharların biliyorum, güz  dahil  Kendimi içimde bölünmeye meylederken buluyorum, çoğaldıkça Yaşamak, tanıdık bir sima edinmek gibi; yaşanmamışlıklar dahil Belirsizlikten mamül bir labirent düzeneğinde bir hamsterı oynuyorum. Kendimi kendimde tekrarlıyorum. Bir avuç içinin sıcaklığında ve huzurunda kendimi hatırlıyorum. Varolmanın hafifliğini büyük bedellere değişiyorum. Yaşamak hayrete düşmüş gözlerimin takip ettiği kirpiklerin gizemi miydi, Neyi gömmüşlerdi gözkapaklarının altında? Bilemiyorum, bilemiyorum, bilemiyorum. Üç noktalara yer ayırdığım hayatımda cümlelerimi tek nokta ile bitiriyorum. Ve kendimi kendimde tekrarlıyorum.

Hem her an hatrımda hem de hiçbir şey hatırlamıyorum gibi zaman zaman. Bir çocuğun el işi gibi özenli ama acemi, çabam.

Hem her an hatrımda hem de hiçbir şey hatırlamıyorum gibi zaman zaman.   Fakat hatırlayabildiğim kadarıyla kelimeler dökülüyor şimdi zihnimden ve kapılıyor bir sele. Bu sel olduğundan olsa gerek belirli bir akış yönü yok hatta kimileri tasviri bile yok bu akışın ancak şunu biliyorum ve bahsedebilirim; sessiz bir onay vardı bakışlarımda ve kararlılık. Çekingen bir davranışın ardında gizlediğim bir güven duydum. Ne saçma! Güvensizliklerden sorumlu müdürmüşüm gibi tüm sorumlulukları yükleyip sırtıma, ağrılarına katlanırdım. Belirsizlik müptelası bir hal edindim. Kabuklarını yoldum yaralarımın, yetmedi. İşin tuhafı nedir biliyor musunuz, bile bile lades demenin keyfi deniz manzarasında rüzgarın tenini yalayıp geçmesi denli huzurluydu. Eylemine geçmeden sadece o an, o karar anı sanki ıssız bir tepede kollarımı açmış rüzgarı ardıma almış ve "yalnız ben"dim. Üstelik bu biricik ve benim kararımdı. Hangi romanın hangi sahnesinde rol alıyordum. Yazar bendim. İlk kez başrolde yer almışt...

Yarım yarım daha iki eder mi sonunda? Bir olmaklık bireye mahsus olmalı çünkü.

Nasıl kıfayet kazanır kelimeler? Hangi tamlama uygun düşer tamam oluşuma doğru attığım bu adıma. Kimileri gözümü kapattığımda dudağımın yukarı kıvrılması belki de aldığım en güzel kararlardandır. Yarım yarım daha iki eder mi sonunda? Bir olmaklık bireye mahsus olmalı çünkü. Küçük bir seramoni hangi duyularımla eşleşmeli bilmiyorum. Ağrı, bulantı, haz. Ellerim yüzümde, içimde biri uyuyor sonunda. Müziksiz, zordur bu; lakin başarıyor.  Gideceğin yolu bilemediğinde de gidebilişin mühimdir bence. Kimileri notumuzu gidiş yolundan da alabiliriz, buna inanıyorum. Kendimi ararken, kokumu misal; karışmadan arınamayacağımı bir kez daha idrak ettim. Hangisine yakınım, hangisinden ayrık? Karışmalı biraz, karışabilmeli. Yine de çekinik kalır ya insan her koku sıkılmaz, siner üzerine de çıkmaz diye. Bir keresinde lavanta ve nergis kokularını birlikte hayal etmiştim. Elbette burnumda duyumsayacak tahayyül yetisine sahip değildim. Bu iki koku hayalimde tasvir edilmişti, bilemiyorum nasıl ol...

nicedir halim, nasılım? hem niye'yim.

""norm"al" nedir? bunu oturtamıyorum.   , işin normali nereye kadar uzanıyor nerede abnormal hal alıyor?  "doğru" nedir? benim doğrularım nelerdir? kayboluyorum. bulunuyorum yine tarafımdan.  Ahenkli satırlar kime ait, yahut ucu bucağı derlenmeyen uzun cümleler..? normal nedir? doğru nedir? içimde kendini sorgulamayı engelleyemeyen kimdir? nicedir halim, nasılım? hem niye'yim. zor. odaklanabiliyorken işlerime dönmeliyim . yine derlenememiş bir yazı ile karşınızdayım.      A ffola!

bu yazıların kıvamı hiç tutmuyor.

 bu kez Füruğ'a değil satırlarım. bilmem kime kime ulaşır, zamansızlığın kara deliklerinde kaybolur belki satırlarım bir yorum dahi alamadan.  Çok yorgunum. Yüzyıllar boyu uyuyup uyansam varacağım yer yorgunluğum olur gibi geliyor. Cuma akşamından indirip kepenkleri pazar öğlene uyanıyorum. Ve tatlı bir pazar olmuyor benim için.  Buluşma günü arada kaynıyor. Ve ben suçlu hissedecek kadar dahi ayakta kalamıyorum. Göz kapaklarımın esiri oluyorum. Kahve içsem? Bilemiyorum, demeye kalmadan uyuyuveriyorum. Diller karıştı hatrımda. Okumakta ilkokulda bile güçlük çekmemiştim ben. Gerçi 5 yaşımda okuyamıyorum diye ezberlemiştim bir hikayeyi ama, ilkokulda öğrenince bir daha olmadı bir güçlüğüm. Konuyu dağıtmakta üstüme yok değil mi? Sadece yalan olmasın istedim hikayemde. nasıl bu kadar yorgun olabilirim. Anlamıyorum. Kimileri göz hareketlerimin bile ne denli enerji gerektirdiğini kavrıyorum. Bilmek gibi değil de idrakına yeniden varmak gibi.. Omurgamdaki dinmeyen ağrıyı baz...

meğer hiçbiri hiçbir zaman metafor değilmiş, meğer tasvirlerim doğru imiş.

 şimdi yeni metaforlara ihtiyacım olacak, meğer hiç iyi değilmişim benzetme sanatında; meğer tasvir yetim kuvvetliymiş benim. "kuvvetle muhtemel" bu kelimeyi cümle içinde kullanmak istedim. Ki benim için kritik bir sorunun negatif yanıtının betimlemesi oluyor; "kuvvetle muhtemel".  buraya zaman zaman yazılar bırakıp zamanın zeminine dokunuyor yeri geldi mi parçaları toplayıp beraberinde yürüyebiliyorum. Zamanının gelmesine karar veren mekanizma nedir henüz çözemedimse de parçalar yerine oturuyor gibi. yoruluyorum kimileri, sessizliğin gürültüsünden anlayamamanın hantallığından yoruluyorum. Sese hükmetmenin nice yüksek bir yeti olduğunu yeni yeni kavrıyorum.  Neyseki demokrasi zihnimde işleyebiliyor, oy çokluğu ile mi yoksa oy birliği ile mi kestiremiyorum ve cümlenin sonunu getiremiyorum. Oy çokluğu ile yarım kalan cümleler biriktiriyorum. Oy birliğine varamıyor bütünselliğim.   satırbaşlarının büyüklüğünü kabullenmiş yönüme isyan bayrağıyla bir diğeri yaklaşıyo...

Metaforsuz maskesiz II

Şimdi her rengimle karşınızdayım. Ve sanırım renklerim kabul görüyor, sevilebiliyor. Cevap bulmak nice huzurmuş. Buradayım sevgili okuyucu, daha güzel yazılarla daha çok karşınızda, yanınızda, yörenizde olabilmek gayesiyle bu yazıyı burada kesiyor mutlu günler diliyorum.