Hem her an hatrımda hem de hiçbir şey hatırlamıyorum gibi zaman zaman. Bir çocuğun el işi gibi özenli ama acemi, çabam.
Hem her an hatrımda hem de hiçbir şey hatırlamıyorum gibi zaman zaman.
Fakat hatırlayabildiğim kadarıyla kelimeler dökülüyor şimdi zihnimden ve kapılıyor bir sele. Bu sel olduğundan olsa gerek belirli bir akış yönü yok hatta kimileri tasviri bile yok bu akışın ancak şunu biliyorum ve bahsedebilirim; sessiz bir onay vardı bakışlarımda ve kararlılık. Çekingen bir davranışın ardında gizlediğim bir güven duydum. Ne saçma! Güvensizliklerden sorumlu müdürmüşüm gibi tüm sorumlulukları yükleyip sırtıma, ağrılarına katlanırdım. Belirsizlik müptelası bir hal edindim. Kabuklarını yoldum yaralarımın, yetmedi.
İşin tuhafı nedir biliyor musunuz, bile bile lades demenin keyfi deniz manzarasında rüzgarın tenini yalayıp geçmesi denli huzurluydu. Eylemine geçmeden sadece o an, o karar anı sanki ıssız bir tepede kollarımı açmış rüzgarı ardıma almış ve "yalnız ben"dim. Üstelik bu biricik ve benim kararımdı. Hangi romanın hangi sahnesinde rol alıyordum. Yazar bendim. İlk kez başrolde yer almıştım sanki. Yazar da oyuncu da bendim. Bu tuhaf gelmemişti üstelik. Hem yalnızlığım o denli kritik ehemmiyete sahiptir ki bir elin beş parmağından ötesini bulmaz bünyeme kattığım kişi sayısı; yine de hiç başrol olmak fikri ilişmedi aklıma. Fırsat olmamasının ötesinde ben yan karakter olmaya hayrandım hep. Artık sorumluluklarımın daha da farkında, artık sorumluluklarımın yükünün daha da altında; artık keyif ve heyecanın da birinci muhattabı olarak devam ediyorum. Bakalım kahramanımız belirsizlik senaryosuna müdahalede bulunacak mı?
Bir dizinin bir bölümünde kişilerin kaderlerini, zihinlerine etkiyerek, sözleriyle belirleyen bir karakter vardı. Fakat başkalarının hayatı ile o kadar meşguldu ki; karakterlerden biri çıkıp da onun zihnine etkiyerek kaderi şekillendirmeye başlamıştı. Bense içimde kaç parça isem sonunda bir olup çıkıverdim. O karar anına vardım. Sel ya bu, zihnimden akan kelimelerin seli. Hayatımın akışının tasviri olarak yaşantımın seli. Durgun sular istemez miydim? Dalgalı da olsa kabul eden seyirlik denizler.. Bilmem; isterdim muhtemelen. Ama o zaman bilemezdim şimdi bildiklerimi. Bir karar gerektirdi bu yaşam, sonrası sel oldu, durulacak elbet. Her şey altüst olmayayazsa da sular elbet çekilecek.
İçimin suları sel olsa da ayaklarım kaya gibi bağlı toprağa benim. Gözlerim buğulansa, ellerim görür olur. Görüşüm kısıtlıdır elbet ama kendimi kurtarabilecek kadar işte; bir çocuğun el işi gibi özenli ama acemi, çabam.
Giysimin kolları kıvrılsa mı rahat ederdim ellerime dek çelkilse mi, suyu sıcak mı tüketirdim buz gibi mi? Ne basit sorular. Misal kış mı yaz mı? Kimileri nasıl bu kadar net olabiliyor iki seçenk arasında. Son mu başlangıç mı? ...
Hem her an hatrımda hem de hiçbir şey hatırlamıyorum gibi zaman zaman. Bir çocuğun el işi gibi özenli ama acemi, çabam.
Yorumlar
Yorum Gönder