Füruğ'a mektuplarımdan, 23 Eylül 2022
Belki yorgunumdur, tahmin edilemeyecek kadar. Belki de 'belki'ler sarmıştır dört bir yanımı. İhtimalleri formül formatına sığdıramıyorumdur artık.
Ümitvar olmaktan başkasını bilmezken bir zamanlar, kendimi kendimde unutmuşum. Ah Füruğ, kaç tekrar ertesi parçalarımı yine de ezberleyememişim. Zaten ezber işini sevememiştim oldum olası. Boğuluyordum, hava bile yeterli geliyordu bunun için. Kaç cümlemi yutkundum, devam edip ağlayamamışlığın sızısını burnumda taşıdım. Yeni bir koku edindim, yeni bir niyet. Fakat ümitvar olmaktan başkasını bilmezken bir zamanlar, kendimi kendimde unutmuşum. Çürüdükçe budamış da yola devam etmişim. Çürümeden filizlenmez tohum bilirim. Fakat bu dönüşümden öte ölüme yakınsamak oldu. Ah Füruğ, gerçekten boğuluyordum ve hava bile yeterli geliyordu bunun için.
Ancak yine de bir yolu vardır, hala vakit varken nefes alabilir kalalım istiyorum Füruğ.
Susuz kuyularımıza dikiş tutturmaya çalışmaktan çölde kuyu bulma sevincini unutmuş oluyoruz. Bu mektubumda da Küçük prense sitemimi iletmek istiyorum sana, hatta tüm küçük prenslere...Büyümeye direnmeyen, gülü için emek veren, çölde kuyu saklandığının bilincinde, yetişkinliğe ayak uydurabilen Küçük Prens/(es)ler olalım istiyorum, o nedenle bunca yazdım, bunca döküldüm.
Neşe ile kalabilen neşeyle kalsın,
Acı kimi zaman geçmez hiç, biliyorum lakin acısı olan; bir taşınmaz yük edinmeden payelendirsin de hoşça'kalabilsin dilerim.
Daimi bir mutluluk halini ne mantıklı buluyor ne de istiyorum, ancak bol ve bereketli mutluluklarımız olsun diliyorum Fürüğ,
"Ellerimi bahçeye dikiyorum, yeşereceğim, biliyorum, biliyorum, biliyorum ve kırlangıçlar mürekkepli parmaklarımın çukurunda yumurtlayacaklar.".
Yorumlar
Yorum Gönder