İnşaat tozu, yedi günümün yedi'si ve sekizinci günün şafağı
Sayı doğrusunun beriki ucundayım şimdi. Yapılacak tonla iş biriktirdim. Ağır aheste ilerliyorum sıfıra. Bir yandan bana bile tuhaf geliyor bu söylem “sıfıra ilerlemek”. Aldırmıyorum; sadece yolumun seyrine dalıyorum kimi zaman. Tuhaf geliyor bu düzlük. Sahi en son birkaç yaz ayı müsaitliği edindiğim yıllarda dümdüz yollar yürürdüm. Sonra düzlükler de yaz aylarının müsaitliği de bitti. Şimdi yeni bir düzlük edinmişken biliyorum ki yedi günümün yedisi çıkmadan o da yitip gidecek ve ben sıfırdan uzağa taşınacağım.
Yedi günümün yedisi çıkıyor ve
ben birkaç gizli katman arasında çaprazlanacağım sekizinci günün şafağında,
çıktı ne olur bilinmez. Birkaç sayının karesini alacağım, yetişkinler sayıları
sever bilirsiniz. Sayılarımı istenilen değerlere vardıramasam da deniyorum. Doğudan
yükselen Güneş’in ışıltısını benim cephem görmeyecek. Ancak geç kalmakta bir
gün batımını seyredalacağım. Hatırım kalacak. Hep kalır da belli etmez, bir hâl
hatır sorulmasından mahrumluğunu da alır oturur dizlerini altına alıverip. Sahi
hikayeleri bıraktım bırakalı neredeyim ben, hatırlamam gerekeni
anımsayamıyorum. Yıktım bir diyarı; sözde harikalarla dolu bir diyarı. Şimdi inşaat
tozu soluyorum. Yedi koca gün gömdüm.
İnşaat hala devam ediyor. Kendime yeni bir yaşam alanı tasarlıyorum. İnanın her
direnişin her yeni yapımın sebep olduğu yıkımlar beni de buldu. “İnşaat tozu,
yedi günümün yedisi ve sekizinci günün şafağı”. İşte bölüm başlığı bu. Sanırım
bir şeyler anlaşılmasın diye direnmekte bir hal seyrediyorum, oysa sonuna kadar
açık kelimelerimin anlam kapıları. Kim sorar, kim anlar, kim okur bilemem.
Lineer çizgiler yeni “yedi gün
sahipleri”ni arıyor. Sayı doğrusu eteğini toparlayıp gidiveriyor. Ezbere ve dümdüz
olanı oldum olası sevemediğimden gidişine ses çıkarmıyorum. Yapılacak tonla iş
biriktirmiş olmanın pek yakında planlı bir telaşa dönüşecek hezeyanı içindeyim.
Koskoca negatif sayılar çizgisinden sıfıra vardım da bir selama hak
kazanamadım. Hatrım dizlerini altına almış oturmaktan bacaklarının uyuştuğunu
hissediyor. Yine de kalabalıktım. Hem de önemsendim. Önemsendiğimi bir kez daha
anladım. Fakat yanlış çizgide yürüyordum. Yedi günümü gömdüm. İnşaat tozunu bir
kez süpürmek yetmeyecekti. Sekizinci günün şafağı pek yakın, birkaç kez direnip
de yine yeniden süpürmeli ve yaşanacak bir hayat kurmalıydım kendime.
Ben bir şeyleri okumaya çalıştığımda çoğunlukla anlamakta güçlük çekiyorum bundan sebep pek yorumda bulunamıyorum, ama diğerleri gibi bu da derin satırlarla işlenmiş, "kirpi mesafesi" gibi çok hoş ve naif bir yazı olmuş; ince ruhlu ellerinize sağlık...
YanıtlaSilçok mutlu oldum yorumunuzu gördüğüme, sanırım ben de biraz kapalı bir dil kullanıyorum istemsizce. Fakat yorumunuz beni yazmaya teşvik ediyor teşekkür ederim, sizi yeniden görmek güzel. :)
Sil