bu yazıların kıvamı hiç tutmuyor.

 bu kez Füruğ'a değil satırlarım.

bilmem kime kime ulaşır, zamansızlığın kara deliklerinde kaybolur belki satırlarım bir yorum dahi alamadan. 

Çok yorgunum. Yüzyıllar boyu uyuyup uyansam varacağım yer yorgunluğum olur gibi geliyor. Cuma akşamından indirip kepenkleri pazar öğlene uyanıyorum. Ve tatlı bir pazar olmuyor benim için.  Buluşma günü arada kaynıyor. Ve ben suçlu hissedecek kadar dahi ayakta kalamıyorum. Göz kapaklarımın esiri oluyorum. Kahve içsem? Bilemiyorum, demeye kalmadan uyuyuveriyorum. Diller karıştı hatrımda. Okumakta ilkokulda bile güçlük çekmemiştim ben. Gerçi 5 yaşımda okuyamıyorum diye ezberlemiştim bir hikayeyi ama, ilkokulda öğrenince bir daha olmadı bir güçlüğüm. Konuyu dağıtmakta üstüme yok değil mi? Sadece yalan olmasın istedim hikayemde.

nasıl bu kadar yorgun olabilirim. Anlamıyorum. Kimileri göz hareketlerimin bile ne denli enerji gerektirdiğini kavrıyorum. Bilmek gibi değil de idrakına yeniden varmak gibi.. Omurgamdaki dinmeyen ağrıyı bazıları hiç hissetmiyor bazıları derinden hissedebiliyorum. 

okumak.

yazmak.

işitmek.

hatırlamak.

ezberlemek.

yorumlamak.

    Ah, bu eylemler, nice zor şimdi. Kaç kahve pakedi tükettim. Dikkatim usul usul yitmiş gibi tükenen kahve paketlerinde.

zaten bu yazıların da hiç kıvamı tutmuyor. kim okumaya başlayıp bıraksa hak veririm.


Yorumlar

  1. Kaybolmayan satırların arasında değilse bile kayıp giden zamanın kaydındadır satırlarınız kaybolmazlar.... Harikulâde yazılarınız var, hayal gücüyle bile daha da güzelleştirilmeyecek nice yazılarınız olsun...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu benim için çok kıymetli bir yorum oldu. Çok teşekkür ederim. Çok incesiniz. Çok mutlu oldum. Mutlu günler dilerim.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Teşekkürler, sizde öyle.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilmem, zamanında çok bilmem gerekti, artık bilmiyorum.

İnşaat tozu, yedi günümün yedi'si ve sekizinci günün şafağı