Metaforsuz maskesiz.

Geçtiğimiz bir haftadır her gün kaçmak istedim kendimden. Beni bu kadar çekilmez kılan ne? Sahi kendim bile kaçıyorum kendimden. Ben sorumluluklarımı ertelediğimde yüzleşmemek için kaçıyorum kendimden belki. Ya diğerleri?...

Gerçi kaçmayan kimseler olduğunda neyapıyorum peki? Yalan gülümsemeler, iyiyim rolü kesmeler, kaçmalar ve hatta unutmalar!....

....
Gözlerin hep uzaklara takılı kalması & aklın başka yerde olması...
....

Dürüst olmak gerekirse boşaltım ürünü gibi hissediyorum.
.....

Kendime neyin iyi geleceğini bilemiyorum artık. Kimin ve neyin iyi geleceğini....
Kendime hep kendimin iyi gelmek zorunda kalmasının getirisi belli ki..
Kaçabilirim, hemen şimdi yepyeni bir ruh haline bürünebilirim. Ama olmaz, bu sefer olmaz. Ağlamaktan geçecekse yolum ağlayabilmeliyim. Acıyacak, kanayacak, yaşlarım akacaksa akacak ve bu kez güçsüzlük addetmeyeceğim üstelik.
Yalan bir gülümseme takınmak istemiyorum fakat endişe de uyandırmamalıyım. Her şeye rağmen, maskeler takmak istemiyorum bu kez, takmayacağım ve de...
Metaforlara da sığınmıyorum.

"Kendime neyin iyi geleceğini bilemiyorum artık" dedim ya biliyorum esasen; çalışmak iyi gelecek. Toparlanma yardım edecek; daha doğrusu kaçmama. Çözüm bulana değin kendimi suçlu hissetmeden kendimi geliştirebileceğim bir yöntem çalışmak,  ancak esas sorun için artık çözüm önerimi sunmalıyım.

ÇARESİZLİK BİLGİSİZLİKTEN DOĞAR...

Daha çok okumalıyım.

Yahut daha çok yaşamın içinde yer almalı.

Bilmiyorum bu rezil hissinin neyden kaynaklandığını da, nasıl geçeceğini de bilmiyorum.

....


Dürüst olmak gerekirse boşaltım ürünü gibi hissediyorum.

.....

Kendime neyin iyi geleceğini bilemiyorum artık. Kimin ve neyin iyi geleceğini...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilmem, zamanında çok bilmem gerekti, artık bilmiyorum.

İnşaat tozu, yedi günümün yedi'si ve sekizinci günün şafağı

bu yazıların kıvamı hiç tutmuyor.