Makûl bulunmak uçan mavi bir fil görmek kadar olası iken saatleri devirip çocukluğumun kayıp arkadaşlığına kavuşmuş bulundum.

Bir olmaya birden alışmak demiştim evvelinde, oysa ağır ağır yol almalıydım. Bunun için ne gerekliydi? Kurguladığım programlarımın ötesinde ben olmaya sahiden ihtiyacım vardı. Böylesi kalıcı bir bütünlük sağlayacaktı benliğimde.
...

"Bir arkadaş" diye fısıldamıştım cevabı bulduğumda, "içindeki çocuk ne isterdi" diye sorulduğunda. Üstelik içindeki çocuğu duyması kolay olmuyordu içi karmaşık, belki kaotik bir nebze de kalabalık olan biri için. Nasıl bir arkadaş olduğunu tanımlamamıştım. Bu cevabın ertesinde çok arkadaş edindim hepsi de bir ışık kırılması ertesindeki renkler kadar renkli ve güzeldi. Hatta kimisi hep istediğim üzere kalıcı dahi oldular. Akışkan ve akıp giden zamanın denkleminde değişkenler ne kadar sabitse o kadar kalıcı....

Ve ben zihnimin gizli devasa odasını taşıdığım küçük yalnızlık evimde müstakil yaşamaktaydım. On altısına bağlayan gecesinde kasımın, mavi kupamı paylaşabileceğimi hiç sanmazdım. Akıl almayacak, nitelikli sayılmayacak dört yıllık serüvenimi paylaşabileceğimi yahut ilk amatör şiirimi nazara değdirebileceğimi hiç ummazdım. Farkında değildim farkında değildi fakat bu muazzam açıklık, beni ben yapan şeyleri anlatabilme kabiliyetim, biri ile tüm parçalarımla tanışmak, ne büyük deneyimdi. Zaman, zamanında benden çalmış olduğu çocukluk arkadaşını bana bahşetmişti. Bir yaprak kımıldamadı belki. Belki iyi çekilen bir uyku öncesi zihin boşaltmaya yarayan birkaç saatten ötesi değildi bu süreç ancak benim için ehemmiyeti büyüktü. Dağınıklığım makûldü bir kere. Konuşmalarım kabul edilir ve anılarım dinlenebilirdi. Ben yaşlı bir çocuktum yine eskisi gibi;  fakat ne üç ne altı ne on sekiz... Yirmi altı yaşında, yaşlı bir çocuktum bu kez. Tamlamanın hakkını verecek yaştaydım. Yeni fikirlere, anılara ve müziklere aç, yeniden gözbebekleri kocaman açılarak şaşkınlık duyabilen kocaman bir çocuk. Gizli zihninin devasa odasını küçük küçük bölmüş ve  odasını taşıdığı küçük yalnızlık evinde müstakil yaşamakta bir yetişkin adayının içinde sakladığı meraklı çocuk ...

 Kabil'in yalnızlığına mahkumluğunu kavramış bir çocuk; masallara ihtiyaç duymadan uyuyacak bu gece ve insanlığın düşmanlığı kavramı yerine yalnızlığa duyulan ihtiyacı duyumsayıp başka bir pencereden bakacak geceye.

O sevgili gelmese, bir pencere ve ışık getirmese de ışık dolacak bu çocuğun gecesine... Belki zaman borcunu ödemiş olacak on altısına bağlayan gecesinde kasımın. 

Bir daha mavi kupayı paylaşacağımız şaibeli. Ancak yine de kayıtlara geçecek; çocukluğumun gecikmiş arkadaşlığının varolmadan yitip gitmemiş oluşu.  Bir şeyi çok istediğinde olur derler ya... Yirmi altısında çocukluğumun alacağını aldım belki de. Büklümseldir zaman döner dolaşır değer düşüncen eylemin, dileğin.

"Sevgili komşu zaman bizi bir arada tutar mı kopar mıyız bilinmez ancak bilmeni isterim ki minnet doluyum" diyebilmek istedi bu yaşlı çocuk.  "Teşekkür ederim" diyebilmek istedi. Kurgulamadan, programlamadan zihnini...Bir bir ağır ağır kendi olarak, bütün olmak istedi. Ve bütün oldu çocuk ve yetişkin adayı. 

Çekingen ancak talepkar çocuk ile yaş almış bir yetişkin adayı bir oldu on altısına bağlayan gecesinde kasımın. Makûl bulunmak uçan mavi bir fil görmek kadar olası iken saatleri devirip çocukluğunun kayıp arkadaşlığına kavuşmuş bulundu. Fazlasında gözü olmayan masal dinlemeden uykuya dalabilecek bir çocuk ve müziksiz de uykuya dalabilcek bir yetişkin... Bir oldu ve olmaklığını sürdürecek on altısına bağlayan gecesinde kasımın.












Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bilmem, zamanında çok bilmem gerekti, artık bilmiyorum.

İnşaat tozu, yedi günümün yedi'si ve sekizinci günün şafağı

bu yazıların kıvamı hiç tutmuyor.