Eylülün on ikisinden iki, üç, beş satır iliştirdim ekimin son haftasına...
Kuş ölmeden de uçuşu not etmeli hatırlara, neden bilmem ölüm ile mânâ kazanır oluyor bir şeyler.
Füruğ'un geleceksen ey sevgili bir pencere ve ışık getir kafi dediği noktaya dönüyor satırlarım er geç.Şuraya iki üç beş satır bırakıyorum,
Şiir benim işim değil.
Sahi, benlik değil ama şuraya iki üç beş satır iliştiriyorum:
Issız gecede,
Elmanın yeşili kokusuyla sarıyor küçük odamı.
Issız gecede dumanının sarhoşluğu var sigaramın.
Binbir takı kimsesiz ellerimde,
Dinle,
Duyuyor musun?
Küçük bir kalabalık yüreğimde,
Derinlerden sesi korkusuyla sarıyor insanı.
Issız gecede gürültüsü var durağanlaşan hislerimin
Binbir takı kimsesiz ellerimde
Duy!
Duyuyor musun?
Issız gecede,
Maviden arta kalan bir miktar yeşil ile
Ki akıyor fazlası gözlerimden,
Binbir takı kimsesiz ellerimde.
Duyuyor musun,
Kalabalıklaştıkça yitip giden içimin yağmurlarını
Ve kurak şehrin somurtmalarını
Duymalısın ve görmeli
Binbir takı kimsesiz ellerimde
Özgürlüğünü sever gibi tutmalısın ellerimi.
Yorumlar
Yorum Gönder