Karanlıkla ilişkilidir rüyalar ancak hayaller için gün aydınlığı gerek; işte yeryüzündeyim şimdi. Hayaller kurabilecek kadar yere basıyorum.
Şimdi yeryüzündeyim. Misal gittiğim şehirlerin isimlerini öğrenmekteyim. Neden bilmem isimlerle aram iyi olamadı pek.Tadı, dokusu, kokusu, ışığı, toprağı kazınır da ismi pek kalmaz bende.
Eskiden tarihi, coğrafyası her bir ayrıntısıyla araştırılırdı tarafımdan. Satır satır da yazardım hani.Gerçi sorsanız yine isimler noksan kalırdı ya yine de bilirdim birkaç bir şey. Satırlarca okumalara, yazmalara doyamaz, yapılacaklar ve gidilecek yerler listesi oluştururdum. Ne oldu sonra? Hangi tarihin hangi savaşında yenik düştüm, kendimi nasıl da okumaya ve hatta kaleme kağıda bile küsmüş buldum? Ansiklopediler karıştırırken ben, şimdilerde ilgili makaleler dışına çıkmaz, film bile izlemez oldum. Çürüyordu çünkü tohumum, hem de ne çürümek! Ektiklerim dönüşüyordu. Kaç yıl karanlıkta bir bir tohumumun kodlarını dönüştürmekle geçti bilemem. Zaman mefhumu çürüme tamamlanıncaya dek epey farklı işliyor karanlıkta.Ve ilginçtir; 'korku' ile tanıştım ben. Endişe eski dostumdu fakat bu çürüyüş insanı korku ile de tanış ediyordu. Zİhnim menopoz dönemine girmişti adeta, sayısız doğum sancısı çekmişçesine... Bu menopozlu zihnin buhranları ertesinde zaman geldi ve gömüldü tohumu. Sayısız günde çürüdü de çürüdü, filiz verebilmek için. Korku ne menem sardı o vakit tüm sistemimi. Hiçbir şeyi yoksa araştırmalara dayalı bir cesareti vardı bendimin. Okurdu, "bu yapılabilir" denecek kadar okurdu. Keza "çaresizlik bilgisizlikten doğar." , ancak karanlıkta görmekten yoksun zihnim okuyamadı ne kaynakları ne kendini.Belki bilmemeye ihtiyacı vardı bir süre. Fakat öğrenilmiş korku nasıl da yerleşti bilmemek eylemine vakıf olunca. Yeni cesaretler edineceğim filizlendikçe. Yeryüzündeyim şimdi. Yıktım tüm topolojilerimi. Öğreneceğim toprağımı, kökümü, tarihimi...
sanki ellerinin kabiliyetini yitirmiş Cüneyt Arkın'dım cerrah rolündeki....
Yetişkin dahi olamadan yaşlı bilmiştim kendimi.
Toprak altı ile ilgilenmiştim hep. Yeryüzündeyim şimdi.Gün ışığına çevirdim yüzümü, bir de mavilikler karşıladı beni. Geceye varacak yine gün,biliyorum. Boynumu bükeceğim sessizliğini dinleyeceğim gecenin.Ve yitireceğim korkumu; siyahın ardı arkası olmaz da hep gece kalır diye olan. Yitireceğim korkumu; kor kırmızının gözümü alır da maviliklerden ayrı düşürür diye olan.
Ben geceyi bilir, geceyi severdim. Ancak filizim gündüzün göğüne uyandı. Hasret mi kalır bana, vuslat mı olur bilemem. Ancak yeryüzündeyim şimdi. Kambur duruşum zamanla düzelecek inanıyorum. Haddinden fazla hacmim eksilerek gölgesine katacak kendinden. O gölgede aylak kediler yatacak, heyecanlı yavru köpekler koşturacak. Gölgemden ayrı düşmüştüm ben. Şimdi yeryüzündeyim.Güne kavuştum, gölgem de yeniden buluşacak benimle, biliyorum.
Çürük kokusu siner sanırdım. Can suyu arıtmış meğer. Yeryüzündeyim şimdi toprağımı, kökümü, tarihimi, dilimi biliyor olacağım ve gökyüzüne yeniden bakıp hayaller kuracağım.
Karanlıkla ilişkilidir rüyalar ancak hayaller için gün aydınlığı gerek. İşte yeryüzündeyim şimdi. Hayaller kurabilecek kadar yere basıyorum.
İşte yeryüzündeyim şimdi, bire yakınsıyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder